Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) soykırım sanığı olarak yargılanacağını açıkladığı İsrail, karardan birkaç gün sonra yeni bir savaş suçu işledi. UAD’nin “tedbir kararlarına uyduğuna dair 1 ay içinde rapor ver” talebine karşılık terör devleti, suikast timi ile Batı Şeria’nın Cenin bölgesinde İbni Sina Hastanesi’ne baskın düzenleyerek 3 kişiyi infaz etti. Suikast timinin doktor, hemşire ve hasta kostümleriyle hastaneye girdiği ve uyuduğu sırada Filistinlileri katlettiği kamera kayıtlarına yansıdı. Söz konusu kayıtlar, terör devletinin işlediği savaş suçunu kanıtlar nitelikte. Nitekim İsrail’i soykırım sanığı olarak ilan eden UAD’nin bağlı olduğu Roma tüzüğü ve Cenevre Sözleşmesi’ne göre, savaş durumunda olsun ya da olmasın asker/sivil’in hastanede tedavi görme hakkı bulunuyor.
Kamera kayıtlarına ve hastane yönetiminin beyanına göre 10 kişilik İsrail suikast timi, tekerlekli sandalye kullanan hasta, doktor, hemşire, yaşlı amca, pusetli anne vb. kıyafetlerle gizlice hastaneye girdi. Sonrasında susturucu taktıkları silahları kıyafetlerinden ve çantalarından çıkaran İsrail askerleri, 3. kata çıkarak burada 25 Ekim’den beri yoğun bakımda olan Basil Eymen el-Gazavi’yi ve ona refakat eden kardeşi Muhammed el-Gazavi ile Muhammed Velid Celamine’yi uyudukları sırada katletti.
Filistin Sağlık Bakanı Mey el-Keyle, Birleşmiş Milletler (BM) ile uluslararası ve insan hakları kuruluşlarına yaptığı çağrıda, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi ve işgal altındaki Batı Şeria’da Filistin halkı ile sağlık kuruluşlarına karşı işlediği suçlara son verilmesini, sağlık merkezleri ve ekipleri için gerekli korumanın sağlanmasını istedi. Hamas siyasi bürosu, yoğun bakımdaki Basil’in Hamas mensubu olduğunu, diğerlerinin ise ona refakat ettiğini ve saldırının cevapsız kalmayacağını kaydetti.
İsrail ordusu ise öldürdüğü kişilerin hastanede saklanan Hamas hücresine ait olduğunu iddia etti. Öldürdükleri kişilerden birinin yakın zamanda bir terör faaliyetine karıştığı belirtilen açıklamada, diğer iki kişiyi neden öldürdüğüne veya neden öldürmek yerine tutuklamadığına yönelik bilgi paylaşılmadı. UAD, 5 gün önce İsrail’in soykırım sanığı olduğunu açıklamış ve katliamın durdurulmasına ilişkin tedbir kararları duyurmuştu. Mahkeme, 1 ay içerisinde İsrail’in tedbir kararlarına uyduğuna yönelik bir rapor hazırlamasını istemişti. Bu süreç içerisinde 500’den sivili katleden İsrail’in savaş suçları, hastane baskını ile bir kez daha kanıtlanmış oldu.
UAD’nin tabi olduğu Roma statüsüne ve savaş halinde tarafların yaralılara ve hastalara yönelik uyması gereken kuralları içeren Cenevre Sözleşmesi’ne göre İsrail bu baskında savaş suçu işledi. Roma Tüzüğü’nün Cenevre Sözleşmesi’nde de beyan edildiği şekilde savaş suçlarının tanımını yaptığı 8. maddenin 2. bendine göre yaralılar, hastalar, kazazedeler, savaş esirleri ve sivillere karşı işlenen suçlar, savaş suçları kapsamında korunan kişilere karşı işlenen suç sayılır. İsrail, Roma Tüzüğü’nün 8. maddesinin 2-a bendinde sayılan fiilerden 1.(kasten adam öldürme) ve 6. (korunan kişiyi tarafsız ve usulüne uygun bir şekilde yargılama hakkından mahrum etmek) maddesini ihlal ederek savaş suçu işlemiştir.
İsrail’in Batı Şeria’nın Cenin kentinde baskın düzenlediği İbni Sina Hastanesi’nin Başhekimi Neci Nezal Yeni Şafak’a konuştu. İsrail askerlerinin sivil kıyafetlerle hastaneye girdiğini kaydeden Nezal, “Hızlıca odalara girip tedavi görenleri üzerine silahları doğrulttular. Neye uğradığımızı şaşırdık. Öldürülen çocuklardan Basil Eymen el-Gazavi yarı felçliydi, 25 Ekim’den beri hastanede tedavi görüyordu. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı için kendisine refakatçilik eden kardeşi Muhammed el-Gazavi, ve arkadaşı Muhammed Velid Celamine bulunuyordu” dedi. İsrail askerlerinin odaya girer girmez ateş ettiğini kaydeden Nezal, “İşgalciler onların bulunduğu odaya girerek çocuklarla tartıştıktan sonra namluları üzerlerine doğrultup direkt ateş ettiler. Hastanede, hastalar ve refakatçiler çığlık çığlığa kaçacak yer aradılar” ifadelerini kullandı.
Hastaneye baskınların Batı Şeria’da sürekli olduğunu söyleyen Nezal, “Onların İsrail askerleri olduğunu asla anlayamadık. İsrail Batı Şeria’da birçok hastanede tedavi gören Filistinlileri tutukluyordu fakat ilk defa böylesi bir şeyle karşılaştık” diye konuştu. “Bu artık İşgalcilerin kendilerini kaybettikleri bir hal” diyen Nezal, “İsrail’in artık bu yaptıkları düpedüz terörizm. Hastaneler dokunulmazdır fakat İsrail bunu da ihlal ediyor” ifadelerini kullandı.
Filistin Kızılayı, İsrail askerlerinin düzenlediği baskının ardından Gazze Şeridi’nin Han Yunus kentindeki merkezinde bulunan sığınmacı çadırlarının ateşe verildiğini duyurdu. Daha önce kentteki Kızılay binasına baskın düzenleyen İsrail askerlerinin, binanın dış duvarını yıktığı, çalışanlara ve sığınmacılara ateş açtığına dikkat çekilen Kızılay açıklamasında, ekiplerinin, yaralıların, hastaların ve binadaki binlerce yerinden edilmiş kişinin güvenliğinden “derin endişe duyulduğu” ifade edilerek “durumun daha tehlikeli hale geldiği” uyarısında bulunuldu. Kızılayın ses kaydını yayınladığı Acil Bölüm Başkanları Muhammed Ebu Musbih de İsrail güçlerinin Kızılay binasının önünde konuşlandığını, merkezin yakınındaki El-Emel Hastanesinin çevresine kurulmuş sığınmacı çadırlarına sis bombası attıklarını söyledi. Birden fazla çadırın ateşe verildiğini belirten Ebu Musbih, İsrail araçlarının hastane avlusuna da konuşlandırıldığını, çeşitli yönlerden ateş edildiğini belirtti.